Masum Güzel


Herbiri giysisini çıkardı ve Wuchen masadan bir mum aldı, Yunxiang’a uzattı. Mum ışığında Nilüfer Çiçeği vadisi göründü; bembeyazdı ve yeğni bir örtü vardı üstünde. Bu görüntü iştahını çok kabarttı, bu iştahı anlatmanın yararı yok belki.

Nilüfer çiçeğini kollarına aldı ve yere yatırdı. Ayaklarını omuzlarına koydu ve üstüne bindi. Mızrağı kolayca içine daldı. Elinde tuttuğu mumla Yunxiang sahneyi seyre dalmıştı. Nilüfer Çiçeği hafifçe yükselerek göğsünü geriyordu; güzel gözleri yarı kapalıydı ve bedeni gidip gelişlerle salınırken esmer kolları yana açıktı. Yunxiang bir süredir bakmaktaydı ve doğal olarak ilkyaz düşünceleriyle kanı kaynadı. Kız bacaklarını sıktı, sıktı, bir şey olduğu yoktu. Elini Wuchen’e uzattı ve çimdikledi.

Nilüfer’in yeterince kızıştığını görünce, ötekinin içinden çıkmadan önce yoğun bir şiddetle bir süre daha gidip geldi. Yunxiang’ı yere yatırdı ve onun “altın nilüferi”ni, ince bir çay yaprağına benzeyen bu yarığı aydınlatmak üzere yukarı kaldırdı. Erkeklik organını dikledi ve kuru bir gürültüyle itti. İçeri daha yeni girmişti ki, “çiçeğin yüreğine” ulaşmıştı. Aniden alçalıyor ve hızla yükseliyordu. Yunxian’ın ağzında şarap olan su kadar tatlıydı bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder