Gözün Öyküsü




Şaşışırıp kalmam doğal. Simone perdenin altına diz çöktü. O fısıldarken, ben sabırsızlıkla bu şeytanlığın etkilerini sabırsızlıkla bekliyordum. İğrenç varlık, diyordum kendi kendime, kutusundan çıkacak ve dinsizin üstüne çullanacak. Hiç de öyle bir şey olmadı. Parmaklıklı küçük pencerenin önündeki Simone alçak sesle durmadan konuşuyordu.

İş sonuna doğru aydınlanırken Sir Edmond’a soru dolu bakışlarla bakıyordum. Simone yavaş yavaş kalçasına dokunuyor ve bacaklarını açıyordu. Bir dizi dua iskemlesinin üzerinde kalacak biçimde hareket ediyordu. Dua etmeyi sürdürürken giysisini tümüyle kaldırdı. Üstelik bana amcığını okşuyor gibi geldi.

Parmaklarımın ucuna basarak ilerliyordum.

Gerçekten de Simone, papazın yanında, parmaklıklı pencereye dayanmış, bedeni gergin, baldırları açık biçimde parmaklarını kıllarının içinde dolaştırıyordu. Ona dokunabilirdim şimdi. Elim kalçalarının arasından deliğe ulaştı. O sırada söylediği sözleri açık bir biçimde duydum:

-En büyük suçun ne olduğunu söylemedim, efendim.

Bu sözleri bir sessizlik izledi.

-En büyük suç, efendim, sizinle konuşurken amcığımı okşamamdır.

Bu kez birkaç saniyelik bir fısıldamanın ardından neredeyse yüksek bir sesle:

-İnanmazsan göstereyim, dedi.

Ve ayağa kalktı, papazın gözü önünde önünü açtı, emin ve hızlı bir biçimde cinsel organını okşadı.

-Hey papaz, diye bağırdı Simone, dolaba sertçe vurarak, ne yapıyorsun klübende? Sen de mi otuzbir çekiyorsun?

Ancak papaz sessiz kalıyordu.

-Açıyorum o zaman.

Papaz, içerde başı öne eğik, alnından damlayan terleri siliyordu. Genç kız elini cüppenin altına daldırdı: papaz kımıldamıyordu. Kız, iri kara eteği yukarı kaldırdı ve pembe, sertleşmiş kamışı çıkardı: papaz bir yüz buruşturmasıyla ve dişlerinin arasından ıslık çalarcasına başını geriye attı yalnızca. Aletini ağzına almış Simone’a engel olmadı.

Sir Edmond ve ben, şaşkınlıktan ağzımız açık, kıpırtısız kalakalmıştık. Hayranlığım beni olduğum yere çiviliyordu.

Georges Bataille

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder