Kadınlar


Karanlıkta öpüşüyorduk. Öpüşmeyi her zaman çok sevdim ve öpüşme konusunda Sara’nın üstüne yoktu. Nitelik konusunda bir karşılaştırma yapmak için geçmişte Lydia’ya kadar düşünmem gerekiyordu. Yine de, her kadın değişikti, her birinin kendine özgü bir biçimi vardı. Şu anda Lydia bir orospu çocuğunu öpüyor ya da daha kötüsü, taşaklarını yalıyor olmalı. Katherine ise, Austin’de uyuyordur.

Sara, kamışımı eline almış, okşuyor, oğuşturuyordu. Hemen ardından amcığına yapıştırdı. Aşağıdan yukarı, yukarıdan ayağı sürtüyordu. Tanrısına, Drayer Baba’ya boyun eğiyordu. Onun amcığına dokunmuyordum, bunun Drayer Baba’nın hoşuna gitmeyeceğini duyumsuyordum. Kucaklaşıyorduk sadece; o kamışımı amcığına ya da ne bileyim, belki de tomurcuğuna sürtüyordu. Kamışımı amcığının içine koymasını bekledim. Oysa o sürtmekten başka bir şey yapmıyordu. Kılları acıtmaya başladı. Geri çekildim.

“İyi akşamlar, sevgilim”, dedim. Öte yana dönmeden önce sırtüstü yattım. Kendi kendime: “Drayer Baba, bu yatakta sana çok inanan biri var.” dedim.

Charles Bukowski

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder